Bizim gibi gelenekçi toplumlarda ve ülkelerde kadınlar genelde giydikleri etek boylarına göre değerlendiriliyor ve bütün tartışmalar bunun üzerinden yürüyor. Az biraz deneyim sahibi olan ve yaşanmışlığı olan insanlar ahlakı kumaş üzerinden değerlendirmiyor ve ‘kim hata yaparsa hata da yanlış da ona aittir’ diye olaylara bakıyor.
Bizim gibi toplumlarda kadınlar cinsel yönden ne kadar deneyimsizse o kadar değerli oluyor. Oysa deneyimsiz diye alınan kızlar genelde evlilikleri boyunca da cinsel uyumsuzluk göstererek boşanmalara neden oluyor. Erkekler deneyimsiz kız ararken, eşleri olan kadınları da deneyimsizlik nedeni ile boşuyorlar. Erkeklerin bu çelişkiyi yaşama nedeni de toplumsal geleneklerin inatla yaşatılmaya çalışılması ile yaşamsal deneyimlerin birbirleriyle örtüşmemesi.. Toplumsal gelenekler herkesi tanımlar halinde belli kefeye koyarken, yaşamsal deneyimler bu tanımlamaların haksızca ve insafsızca olduğunu ortaya koymaktadır. Bir kişi ahlaksızsa, basitse, çirkefse ve yaşadığınız ilişkinin adı her neyse (sözlülük, nişanlılık, evlilik…) buna saygı duymuyorsa ve sizin ilişkinize göz dikip, sizin mutluluğunuzdan çalıyorsa bunu kumaş uzunluğuna göre değil, akıl uzunluğu ya da kısalığına göre değerlendirmek gerekmektedir.
Toplumsal kalıplar ve ahlaksız insanların varlığı en çok da normal yaşayan insanlara zarar vermektedir. Sevdiğiniz kişiyle yatağa girerken, toplumsal kalıpları ve acabaları da yanınıza alarak girersiniz. ‘Ben de sevdiğimle aynı yatağa girdim. Ben de mi ilişkilere zarar veren, insanların mutluluğuna göz diken o ahlaksızlar gibi miyim şimdi’ gibi sorularla yatağa girersiniz. Normal yaşayan kişiler de bu kalıplar nedeniyle kendini ahlaksız görmekte ve ahlaksız insanlarla karşılaştırılmaktan korkmaktadır. Böyle bir ortamda ne cinsel hayat ya da ikili ilişkilerden hayır beklenir.
Sevdiğiniz kişi ile birlikte olmak, eğer sevdiğiniz kişinin hayatında başka birileri yoksa ve sizin hayata karşı pozisyonunuz ‘3. şahıs’ değilse neden ahlaksızca olsun. Gerçek ahlaksızlık sevdiğiniz kişi ile birlikte bir şeyler paylaşmak değildir. Gerçek ahlaksızlık insanların makam ve mevkisine, emekle kazanarak geldiği konuma, emekle uğraşarak meydana getirdiği aile ocağına ve yine emekle meydana getirdiği ilişkiye göz dikmek ve insanların düzenini bozmaktır. Gerçek ahlaksız kişi, hayata karşı pozisyonu daima ‘3. şahıs’ olarak kalacak kişidir.
Siz kendinizi bildikten sonra ve sizin ilişkiniz bir başkasına zarar vermedikten sonra dünyadaki en düzgün kişi de sizsiniz.
Yorum Yok