Enflasyon, alanı çok hızlı bir şekilde gerer, ancak tekdüze değildir ve tamamen homojen değildir. Şişme sırasında, madde yoğunluğundaki küçük dalgalanmalar genliklerdir ve baloncuklar, büyük tabakalar ve galaksi kümeleri dahil olmak üzere evrenin büyük ölçekli yapısından sorumludur. Evrenin sonsuz olup olmadığını merak ediyorsanız, göz önünde bulundurabileceğiniz birkaç teori var.
Hubble’ın Evrenin Genişlediğine Dair Vardığı Sonuç
Uzun zaman önce, Hubble Uzay Teleskobu evrenin genişlemesi hakkında şaşırtıcı bir keşif yaptı. Hubble’ın uzak galaksilerle ilgili gözlemleri, evrenin her yöne doğru genişlediğini gösterdi. Sebep basitti: uzak galaksilerden gelen ışık daha uzun dalga boylarına yayılıyor gibiydi ve bizden uzaklaştıkça kırmızı görünüyordu. Kırmızıya kayma olarak bilinen bu fenomen, evrenin genişlediğinin bir işaretiydi.
Evrenin nasıl genişlediğiyle ilgili bir teori, evrenin birçok küçük kütleyle çevrili büyük bir kütle olduğudur. Bu nesnelerin hepsi esasen birbirinden uzaklaşıyordu. Bu etki Samanyolu ve Andromeda galaksisinde gözlemlenene benzer. İki nesne yakın olduklarında daha hızlı hareket ederler. Bu teori, Hubble’ın evrenin, zaman ve uzayda genişleyen tek bir kütle olduğu yönündeki bulgularına dayanmaktadır.
Daha yeni bir keşif, Hubble’ın önceki sonucuyla çelişiyor. Hubble diyagramı, Big Bang’den bu yana geçen zaman için en iyi değeri gösterir. Hubble diyagramı mükemmel olmasa da, evrenin ortalama bir hızla genişlediğini gösteriyor. Sonuç olarak, Hubble’ın kozmolojik sabiti yeniden hesaplandı ve sonuçların bir karışımıyla sonuçlandı. Hubble sabitinin keşfi, tüm bilimsel paradigmayı ve uzay ve zaman hakkında düşünme şeklimizi değiştirdi.
Hubble’ın keşifleri, gözlemsel kozmoloji adı verilen yeni bir çalışma alanı açtı. Bu kozmoloji yöntemi, evren anlayışımızda devrim yarattı. Hubble Yasası sadece maddenin evrende nasıl düzenlendiğini göstermekle kalmaz, aynı zamanda evrenin genişlediğini de gösterir. Hubble Yasası ayrıca evrenin genişlemesinin zaman içinde nasıl değiştiğini de gösterir. Son gözlemler, son 5 milyar yılda hızlandığını bile göstermiştir.
Einstein’ın Yerçekimi Teorisi
Uzay ve zamanın doğası üzerine çalışmaları Einstein tarafından tamamlanmamış olsa da, tahminleri zamanın testinden geçmiştir. Einstein, iki büyük nesne çarpışırsa, yerçekimi alanlarının o kadar güçlü olacağını ve uzay-zamanda aşırı bir rahatsızlığa neden olacağını tahmin etti. Bu rahatsızlıklar, bir gölet üzerindeki dalgalanmalar gibi dışa doğru hareket ederdi. Einstein ayrıca yerçekimi dalgalarının var olacağını öngördü, ancak bunlar yeryüzünde tespit edilemeyecek kadar küçüktü.
Yerçekimi dalgalarının keşfi doğrudan gözlemlenmemiş olsa da, bilim adamları onların var olduğuna inanıyor. Einstein’ın da aralarında bulunduğu bir grup bilim insanı, neredeyse bir asırdır nötron yıldızlarının yörüngelerini inceliyor. Deney sonuçları doğrudan ölçülmemiş olsa da, Einstein’ın hesaplamalarının doğru olduğunun bir teyididir. Yerçekimi dalgalarının keşfi hala tartışmalı olsa da, olasılık onu araştırmak için zorlayıcı bir nedendir.
Bu arada, kuantum mekaniği kurtarmaya geldi. Einstein’ın teorisinden farklı olarak, kuantum mekaniği doğayı atom altı düzeyde açıklar. Bu teoriye göre uzay ve zaman çılgınca dalgalanıyor ve pürüzsüzlük bozuluyor. Bu, Einstein’ın yerçekimi teorisini ve uzayın ve zamanın sonunu bütünleştirmeyi zorlaştırır. Ancak bu, Einstein’ın teorisinin hatalı olduğu anlamına gelmez – aslında, neredeyse her kozmolojik model için doğruluğu kanıtlanmıştır.
Genel görelilikteki diğer bir anahtar kavram, uzay-zamanın eğriliğidir. Bu, kavisli yüzeylerde jeodeziklerle gösterilmiştir. Örneğin, Kuzey Kutbu’na giden en kısa yol kavisli bir meridyendir. İki kişi bir yürüyüşe başlar ve farklı kavisli meridyenleri takip ederse, kavisleri tarafından bir araya çekilirler. Bu eğrilik, Newtoncu tesadüfü açıklar: Bir cismin kütlesi ve ağırlığı eşittir.
Big Bang’in Ötesine Geçen Teoriler
Kozmologlar, evrenin nasıl var olduğuna dair çeşitli teoriler önerdiler. Big Bang teorisi, evrenin tekillik olarak bilinen bir noktadan geldiğini varsayar. Tekillik, hayal edilemeyecek kadar yoğun ve sıcak demektir ve zaten var olan bir uzayda meydana gelmiştir. Bu nokta daha sonra evrenin genişlemesini ve soğumasını tetikledi. Bilim adamları bu sonucu doğruladı, ancak teorinin birçok kusuru var.
Big Bang teorisi eleştirmenleri olmadan değildir. Genel olarak evrenin kökenine dair en doğru açıklama olarak kabul edilse de, hala çözülmemiş bazı problemler ve gizemler var. Bu sorunlar için en yaygın çözüm enflasyonist teoridir. Bununla birlikte, bazılarının çürütüldüğünü düşündüğü tartışmalı bir teoridir. Ek olarak, bilim adamları evrenin nasıl var olduğu konusunda hemfikir değiller. Bu nedenle, evrenle ilgili birçok teori olduğunu ve kozmolojik açıklamaların yanlış olabileceğini bilmek önemlidir.
“Big Bang”e ek olarak, evrenin kökenini açıklamak için başka birçok fikir ve model de mevcuttur. Örneğin, sicim teorisi, kuantum teorisi ve genel göreliliğin görüşlerini uzlaştırmaya çalışır. Bu teori aynı zamanda evrenin inşası için bazı çarpıcı fikirlere de ilham verdi. Uzayın yedi gizli boyutu olduğunu öne sürüyor. Ayrıca tekillik diye bir şey olmadığını iddia ediyor, bu yüzden tam olarak neyin çarpıldığını söylemek zor.
Kozmolojik enflasyon, kozmoloji dünyasının ana fikirlerinden biridir. Erken evrenin katlanarak genişlediğini öne süren bir teoridir. Aslında, bu teoriye dayanan birçok teori var. Bilim adamları erken evrenin hızla genişlediğini keşfettikçe, kozmik enflasyonun 1990’ların başında daha popüler hale geldiğini belirtmek şaşırtıcı değildir. Ama evrenin ilk yıllarında tam olarak ne oldu? Ve kozmolojik modeller nasıl gelişti?
Evrenin Sonunu Öngören Teoriler
Evrenin geleceği hakkında birkaç teori var ve bunlardan biri Büyük Dondur. Evrenin en düşük sıcaklığına ve en büyük entropisine ulaştığı yavaş ve acı verici bir süreçtir. Ölü yıldızların malzemesi dağılarak yeni yıldızların oluşmasını ve galaksilerin genişlemesini önleyecektir. Evrenin çöküşünü çağlar boyu süren karanlık takip edecek.
Bu teori tartışmalı çünkü evrenin sonunu tahmin ediyor. Evrenin 13.8 milyar yıl önce genişlemeye başladığını ve sonunda ultra kütleli kara deliklere dönüşeceğini varsayıyor. Enflasyon tartışmalı bir fikirdir, ancak evrenin nasıl meydana geldiğinin en basit açıklamalarından biridir. Evren çökmeseydi, kozmosun geri kalanıyla aynı madde çorbasına dönüşecekti.
Karanlık enerji genişlemesini hızlandırdığı için evren çökebilir. Evren kritik değerine ulaştığında, yerçekimi artık güneş sistemlerini ve galaktik kümeleri bir arada tutamayacak. Kalan gezegenler patlayacak ve son atomlar parçalanacak. Ancak bilim adamları hala evrenin nasıl sona ereceğini tam olarak bilmedikleri için evrenin sonu o kadar da uzak değil. Bu, evrenin geleceğiyle ilgili birçok teoriden sadece biridir.
Bazı bilim adamları, evrenin on milyar yıl içinde entropideki maksimum noktasına ulaşacağını düşünüyor. Bu, yıldız doğumunun durmasına yol açacaktır. Aynı zamanda, kara delikler Hawking radyasyonunda buharlaşacak ve uzayın genişlemesi enerjiyi mutlak sıfıra kadar soğutacak. Bu, evrenin ısı ölümü olacak. Ancak evrenin sonu çoğu kişinin inandığından çok daha yakın olabilir. Pek çok insanın evrenimizin geleceği hakkında endişe duymasının nedeni budur.
Galaksilerin Sonunu Tahmin Eden Teoriler
Evrenin sonu belirsiz bir olay değildir. Big Rip teorisine göre, madde artık kendisini bir arada tutamayacak duruma gelene kadar evren genişlemeye devam edecek. Güneş sonunda yakıtı tükenecek ve Dünya da dahil olmak üzere en yakın gezegenleri içine alan kırmızı dev bir aşamaya girecek. Sonunda, Dünya cansız bir kayaya, kömürleşmiş, ölü bir kütleye dönüşecek. Ama dünyamızın çıkış yolunda olup olmadığından nasıl emin olabiliriz? Kozmologların geçmişi anlamak için genellikle geriye baktıklarını hatırlamalıyız. Dolayısıyla, olası geleceğimizi tahmin ederken daha fazla spekülasyona güvenmek zorunda kalacağız.
Ama en son makale ne öneriyor? Biraz çelişkili. Yazarlara göre, Hubble sabiti süpernovalardan yapılan gözlemlerle çelişiyor. Ayrıca, en iyi uyum, evrenin kavisli olduğunu gösterir. Bu, enflasyonun evrenin düz olacağına dair tahminlerine aykırıdır. Ayrıca karanlık maddenin gözlemlenenden daha yoğun olduğunu tahmin ediyor. Bu iki teori çılgınca tartışmalıdır, ancak bilimdeki son gelişmeler hızla değişen bir evrenin işaretidir.
Çelişkili sonuçlara rağmen, Big Bang teorisyenleri evrenin genişlemediğini iddia etmeye devam ediyor. Bu tahmin 1930’larda yapıldı ve daha sonra Hubble görüntüleri tarafından çürütüldü. Bu, bir grup araştırmacının galaksi boyutlarının zamanla artmaya devam ettiğini belirten ek bir hipotez oluşturmasına yol açtı. Ancak bu teoriler, galaksilerin gözlemlenen büyümesini açıklamaz.
Big Bang teorisi, etkili bilim adamları tarafından desteklenen başka bir alternatiftir. Big Bang uzayda tek bir nokta değildir; aslında genişleyen evrende bir geçiş noktasıdır. Bununla birlikte, galaksilerin sonunu öngören teoriler, aktif karadeliklerin ortaya çıkışı da dahil olmak üzere birçok farklı faktöre dayanmaktadır. Her iki durumda da, evren sonunda termal dengesine ulaşacaktır.
Yorum Yok